Bilindiği üzere, Yükseköğretim Kurulu tarafından yakın tarihte üniversite rektörlüklerine gönderilen yazıda Uzatmalı Lisansüstü öğrencilerin 33/a ve 50/d kadrolarına başvuramayacağı ile birlikte ÖYP ve 50/d araştırma görevlilerin azami süreleri dolduran ve süreleri dolacak olanların ilişiklerin kesilmesi gerektiği bildirilmişti.
Böyle bir uygulamanın uygulanıp uygulanmayacağı konusunda sayfamızın görüşü sorulmaktadır.
Süreci biraz daha açıklamak gerekirse; 06/02/2013 tarih ve 28551 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan "Lisansüstü Eğitim ve Öğretim Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik"e göre Bilimsel Hazırlık süresi hariç, tezli yüksek lisans programlarını tamamlama süresi azami üç yıl, doktora programlarını tamamlama süresi ise altı yıl olarak belirlenmiş, ancak tezli yüksek lisans ve doktora programlarını azami sürelerde tamamlayamayanlar ise 2547 sayılı Kanunun 46 ncı maddesinde belirtilen koşullara göre ilgili döneme ait öğrenci katkı payı veya öğrenim ücretlerini ödemek koşulu ile öğrencilik statüleri ve sınavlara girme hakları devam etmekteydi.
Ancak 20 Nisan 2016 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanan Lisansüstü Eğitim Öğretim Yönetmeliğinde köklü değişikler yapılması hasebiyle tüm Lisansüstü programa kayıtlı öğrencilerin sürelerinin 2016-2017 Güz dönemi itibarıyla yeniden başlamasına Yükseköğretim Kurulunca uygun görüldü.
Buna göre tüm lisansüstü programlarına kayıtlı öğrencilerin süreleri tekrardan hesaplanmış oldu. Ancak bu düzenleme sadece öğrencilerin süreleri konusunda yapılmıştır. Örneğin dört dönemini aşan bir öğrenci harç ücretini ödemesi geri alınmadı ya da askerlik tecil süresi 2 yıl geçen bir öğrencinin sürelerin tekrar başlaması sebebiyle tecil işleme baştan başlamadı. Burada yapılan değişiklikle öğrencilerin hiçbir hak kaybı yaşanamadı.
Ancak en son yapılan değişiklikle bir mağduriyetin yaşandığını düşünmekteyiz. Bunu Pozitif Hukukun temel ilkeleri arasında yer alan kazanılmış hak olarak değerlendirmek gerekir.
Anayasa Profesörü Prof. Dr Ersan ŞEN'in kazanılmış hak konusunda yaptığı değerlendirmede; Hukuk kurallarının bireylere sağladığı güvenceler çok önemlidir. Bir hukuk kuralı gereğince hak elde eden bireyin, ilgili kuralda öngörülen şartlar çerçevesinde elde ettiği hakkın sonradan elinden alınmaması ve o hakkı kullanımının engellenmemesi gerekir. Bir hakkın doğumu ve kazanılması ile ilgili hukuk kurallarında meydana gelebilecek değişikliklerin geçmişe değil, geleceğe etkili olması uygundur. Yeni ortaya koyulacak bir hukuk kuralı vasıtasıyla, bireylerin geçmişte hukuka uygun yollardan elde etmiş oldukları hakların ortadan kaldırılmaması veya zayıflatılmaması esası, “kazanılmış hak” kavramının hukukun temel prensiplerinden sayılmasının dayanağını oluşturmaktadır. Kanunlar, yürürlüğe girdikleri andan itibaren derhal veya kanunda öngörülen ileri bir tarihte uygulanırlar, geriye yürümezler ve önceki kanun döneminde elde edilmiş haklara müdahale etmezler.
Bu kapsamda alınan bu kararın tekrar gözden geçirileceğini ve bu durumun tekrar düzeltileceğini düşünüyoruz....
Bu yazının tüm hakları akademikadro.Net'e aittir. 5856 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun 36. maddesi uyarınca alıntılanamaz. Telif hakları saklı tutulmuş bu yazının alıntılanması halinde yasal takip yapılacaktır. ©